Articles

                KİMLERİN PABUCU DAMA ATILACAK ?

 

                Osmanlı devrinde esnaflar, Âhilik geleneğinden gelen bir düzen içerisinde çalışırlardı.  Her meslek grubunun başında bir kethüda vardı ve çalışma düzeninden, dürüstlükten, kaliteden o sorumlu olurdu.  Kethudanın yardımcısı konumundaki yiğitbaşı denilen görevli denetleme işini yaparak, hile yapanları tespit ederdi.

            Yiğitbaşı, bir ustanın yaptığı ayakkabıda hile olduğuna kanaat getirirse, o usta bu mesleğin ve öteki mesleklerin ileri gelenlerinin önünde kethüda tarafından uyarılır ve aldığı paranın müşteriye iadesi sağlanırdı.  Hatalı olan ayakkabı da bir daha kullanılmaması için dama atılırdı.  Böyle bir durum ayakkabı yapımcılarının en korkulu rüyasıydı. Çünkü, meslekteki tüm itibarını kaybettiği gibi müşterisi de azalırdı.  Bu uygulama günümüzde yapılmasa da, “pabucu dama atılmak” deyimi Türkçede yaşamaya devam etmektedir.”[1]

            Yeni Türk Ticaret Kanununun yayım tarihinden bugüne bir yıldan fazla zaman geçti.  Ülkemizde yaklaşık 700.000 sermaye şirketi ve 84.309[2] meslek mensubu (13.279 SM,67135 SMMM, 3895 YMM) olduğu düşünüldüğünde, yasanın yürürlüğünden itibaren sermaye şirketlerinin sayısının 300-350.000 lere ineceği, “bağımsız denetçi” sayısının da 30.000 civarında olacağı basın ve yayında dillendirilmektedir.

            Bağımsız denetim konusu ile ilgilenen meslek odaları da (SMMM. Ve YMM Odaları) 5786 sayılı yasaya uygun olarak, bağımsız denetim yapacak meslek mensuplarının (Bilgilerini güncellemek amacıyla) eğitimi konusunda neredeyse “seferberlik” ilan ettiler ve bölgesel eğitimlere başladılar.   

            Çok yazıldı, anlatıldı, ”uygulanması ertelensin, henüz yönetmelik ve tebliğler bile (ikincil düzenlemeler) yayınlanmadı” denildi ve denilmeye de devam edilmekte.  Anlaşılan o ki 13.01.2011 tarihi (6102 sayılı Yasanın Kabul Tarihi) ile 14.02.2011 tarihi (Resmi Gazetede Yayınlanma tarihi) dikkate alındığında bu tarihler arasında yeteri kadar tartışılmamış olmamalı ki, 01.07.2012 tarihi yaklaştıkça konu ile ilgilenen tarafların sesleri daha çok çıkmaya başladı.

            Peki ne oldu da sesler bu kadar yükselmeye başladı veya itirazlar oluyor?  01.07.2012 de acaba “kıyamet mi” kopacak, ne olacak ?

            Ne kadar da güzel gitmiyor muydu? Bir yasanın yayım tarihi ile birlikte, o yasayla yakından ilgilenenler, bilgi sahipleri, eli kalem tutanlar bir şekliyle bu yasadan faydalanmıyorlar mı? Kitaplar yazılıyor, basılıyor, satılıyor, konferanslar ve kurslar düzenleniyor. Piyasalarda bir canlanma oluyor. Böylece, ekonominin parasal halkalarına bir halka daha ekleniyor!

            Türkiye’de kurulu bulunan Esnaf odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve dahası TOBB Türk Ticaret Kanunu tasarısını yasalaşmadan önce üyeleriyle tartışmadılar mı acaba? Yoksa sorun bu kanunun “Temel Kanun(Kapsamlı kanun tasarı ve tekliflerinin 30 maddeyi geçmeyen bölümler halinde, özel bir yöntemle görüşülmesidir. Bu yöntemde maddeler ayrı ayrı görüşülmemekte ve maddeler üzerinde verilen önerge sayısı daha da sınırlandırılmaktadır.)[3] olarak görüşülmesinden mi kaynaklanıyor?

              Kötü bir yasa iyi bir uygulayıcının elinde olumlu sonuçlar verebilir, iyi bir yasa kötü uygulayıcıların elinde felaketler getirebilir.” Sözünü hep duyarız.  Eski Türk Ticaret Kanunu (6762 Sayılı Kanun) 29.06.1956 tarihinde kabul edilmiş olup aradan 56 sene geçmiştir.  Teknoloji ve bilişimin bu kadar hızlı geliştiği ve yayıldığı ticaret ortamında 56 sene önce kabul edilen bir kanunla ticaret hayatını düzenlemek te hemen hemen imkânsız hale gelmiştir.  Bu yasa bugüne kadar “iyi sonuçlar” vermiş olmasına rağmen, artık iyi uygulayıcılarla da sonuç alınamayacak duruma gelinmiştir.  Bu nedenle olsa gerek ki 1535 maddelik “Yeni Türk Ticaret Kanunu” kabul edilerek 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecektir. Sıkıntıların nedeni de bu olsa gerek.

            Yazımızın giriş kısmında “Osmanlı devrindeki esnafların, Âhilik geleneğinden geldiklerini” yazarak “ herkesin, her esnafın işini iyi yapmasını sağlamak amacıyla “denetim” sistemi kurulduğunu ve bu denetimlerde işini iyi yapmayanların “kethüdalar” tarafından cezalandırıldığını yazmıştık ya, işte bizde de bundan sonra hiç kimsenin ceza almaması için Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun “ikincil düzenlemeler” doğrultusunda uygulanması gerektiğini düşünmekteyiz.  Tabi bunun için de öncelikle Şubat ayı içinde “ikincil düzenlemelerin” daha fazla geciktirilmeden yayımlanarak yürürlüğe girmesi gerekiyor.

            Gecikme oldukça da birilerinin “pabucu dama atılacak” gibi geliyor, ne dersiniz?

Bakırköy, 15.Şubat 2012

Necati AKIN    

             



[1] AKIN, Sunay (Bir Çift Ayakkabı, T.İş Bankası Kültür Yayınları Kasım 2011)

[2] TÜRMOB, İstatistiki bilgiler, meslek mensubu dağılım tablosu

[3] TBMM. İçtüzüğü madde 91